Mağusa Limanı
Mağusa limanı limandır liman
Beni öldürende yoktur din iman
İskeleden çıktım yan basa basa
Mağusa’ya vardım kan kusa kusa
Uyan Alim uyan uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun
Mağusa limanından aldılar beni
Üç mil uzağına attılar beni
Uyan Alim uyan uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun
Arap Ali Ağıdı adıyla da anılan bir Kıbrıs türküsünün sözleri bunlar.
10 Temmuz 2013 günü polis ve sivil faşist katillerin döverek öldürdükleri
Ali İsmail Korkmaz için söylenir olmuş bir ağıttır.
Uyan Berkin’im
Bıyıkları yeni terlemiş daha
Genç yaşı takılı kalmış siyaha
Diren berkinim çok var sabaha
Çok var sabaha çok var sabaha diren
Uyan uyan uyan a berkinim uyan uyan uyan berkinim uyan
uyan berkinim uyan a berkinim uyan uyan uyan berkinim uyan
Eğri bedeni daha onbeşinde
Düşlerin sararıp soldu içinde
Ekmek aç kurtların tok dişlerinde
Tok dişlerinde tok dişlerinde uyan
Ölüm yüreğine gelip kuruldu
Kara gözlerini uyku doldurdu
Bir ana başında ağlandı durdu
Ağlandı durdu ağlandı durdu dayan
Halkın bağrında boy veren fidan
Yavrumuz oldun berkinim elvan
Sorulur hesabı yarın doğmadan
Yarın doğmadan yarın doğmadan inan
Bu da Grup Yorum’un Berkin Elvan,
daha 15 yaşındayken,
sabah kahvaltısı için ekmek almaya çıkmışken
gaz bombası fişeğiyle vurulan ve 269 gün direndiği
ölüme 11 Mart 2014 günü teslim olduğunda 16 kilo kalmış olan
Berkin Elvan için bestelediği ağıdın sözleri.
Yarın Ethem Gelmeyecek
Yarın bir sefer tası bekleyecek,
yarın bir tulum eskiyecek,
yarın bir otobüs üzülecek,
yarın ethem gelmeyecek.
Soracak güneş, nerde,
soracak üşüyen perde,
soracak gürüldeyen hayat,
soracak, ethem nerde?
Anlatacak isyan kızılı,
anlatacak hüzün karası,
anlatacak yürek yarası,
anlatacak ethem, dinle:
Ölmedim, direnin!
Ölmedim, gitmeyin!
Ölmedim, susmayın!
Ölmedim diyecek,
ÖLMEDİM!
14 Haziran 2013’te Ankara’da,
Kızılay’da, Güvenpark’ta polis memuru Ahmet Şahbaz tarafından vurularak öldürülen
Ethem Sarısülük için Aras Deniz Sipahi tarafından
Haluk Işık’ın şiirine bestelenmiş ağıdın sözleri bunlar da.
Amerika Birleşik Devletleri’nde
polisin orantısız güç kullanmasını ve siyahı gençleri öldürmesini eleştiren Cumhurbaşbakanı
“Elinde silahı yok. Adamı yatırıyorlar yere ve kafasını yere vurup, nefessiz bırakıp öldürüyorlar.
Silah yok, Molotof kokteyli yok Burada polisimiz vatandaşı mı öldürdü, silah mı çekti.
Polisi öldürecekleri anda polis kendini savunmayacak mı“ diyor ya, aklıma geldi bu adlar ve ağıtlar.
Dinledim ağladım, okudum ağladım, yazarken bir daha ağladım.
2007-2014 yılları arasında 157 yurttaşımızın polis kurşunuyla öldüğünü bilmez mi Cumhurbaşbakanı?
Bilir elbette ama hedef saptıracak ya,
polisin öldürdüklerini suçlu ilan edecek ya,
Gülsüm Anayı yuhalatacak ya…
Bile bile, gözümüzün içine bakarak yalan söyler işte böyle.
Ağıtları bir kez olsun vicdanıyla dinleyen insafa gelir ama o vicdan nerede?
Saygıyla…